Yer : Adana 4 Bölge Eczacılar Odası
Tarih : 06.02.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
Atatürkçü Düşünce Der. (ADD) Adana Şb. (Av.Mevlüt Berk- YK. Üyesi)
Türk Hukuk Enstitüsü. (THE) Adana Şb. (Av.Özlem Süslüoğlu- YK. Üyesi)
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) (Av.Mustafa Çinkılıç- Adana Temsilcisi)
Çağdaş Yaşam Derneği (ÇYDD) (Özgür Onar- Çukurova Şubesi Temsilcisi)
Adana Kadın Girişimi (Göksu Günay)
b. Meslek Odaları
İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi (İMO) (Abdullah Bakır- Başkan)
Adana Sanayi Odası (ASO) (Sadi Sürenkök- YK. Üyesi)
Adana Ticaret Odası (ATO) (Şaban Baş- Başkan)
Adana Eczacılar Odası (AEO) (Ahmet Han Alpman- YK. Üyesi)
Adana Minibüsçüler Odası (AMO) (Nihat Sözütek- Başkan)
Adana Özel Halk Otobüsleri Odası (AÖHOO) (Mustafa Uslu- Başkan)
c. Sendikalar
1- TÜRK İŞ (Edip Gülnar- Bölge Başkanı)
2- KESK-EĞİTİM SEN. Adana Şube (Abdullah Yalçın- YK.Üyesi)
Katılan Milletvekilleri:
Hulusi Güvel (CHP)
Belediye Başkanları:
Katılan Belediye Başkanı Olmadı
Adana Büyükşehir Belediyesi adına Genel Sekreter Hasan Gülşen katıldı
Mesaj Yollayanlar:
Prof .Gaye Erbatur (CHP)
Av. Fatoş Gürkan (Ak Parti)
Dengir Mir Mehmet Fırat (AK Parti)
Moderatör:
Av.Mevlüt Berk (Atatürkçü Düşünce Der. (ADD) Adana Şb.YK. Üyesi)
Gözlemciler:
Bekir Sıtkı Özer (CHP)
Diğer Katılımcılar:
Sahra Yeteroğlu (Avukat Katibi)
Medya:
Bölge Gazetesi
Konular:
Genel gündem “Askeri Vesayet- Sivil Vesayet- Anayasa”
Yerel gündem “Adanada Kent İçi Trafik Sorunu”
Genel Konu Üzerine Konuşulanlar:
1. Av.Mustafa Çinkılıç (Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Adana Temsilcisi): Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, hangi nedenle olursa olsun darbeleri savunmak , darbelere yandaş olmak mümkün değildir. Sunumdan da gördüğümüz ve genel olarak da bilindiği gibi, silahlı kuvvetlerde bir darbe geleneği var. Ancak şuna da dikkatinizi çekmek istiyorum. Türk Silahlı Kuvetlerinin (TSK) darbe geleneği başka ülkelerdekine benzemiyor. TSK “cumhuriyetin sahibi, onu koruyan kollayan” sıfatıyla, toplumu kendince gözetliyor ve eğer toplum belirlenen kuruluş paradigmasından saparsa müdahale edip onu “ yola getiriyor” ve istediği şekli verip geriye çekiliyor ve tekrar gözlemeyi sürdürüyor. Yine “yoldan çıkılırsa” yine müdahale ediyor. Bu anlayış ve yaklaşım darbeleri gelenekselleştiriyor ve sürekli kılıyor. Askeri vesayet toplumu belli kalıplara hapsediyor. Aynı yöntemle olmasa da Sivil Vesayet, Sivil Dikta diyeceğimiz anlayışta: “Çoğunlukla iktidara geldiğime göre herşeyi ben belirlerim” yaklaşımı ile kadrolaşıyor ve yaşamı kendi anlayışı doğrultusunda şekillendiriyor. Mutlak iktidarın dengesini sağlayacak ve onu denetleyecek güçler ayrılığını bu gün Yasama ve Yürütmeyi tek elde toplayarak ve buradan Yargıyıda “hizaya getirerek” iktidarını sürdürmek istiyor. Bu da en az Askeri vesayiet kadar tehlikelidir. Ancak bu tehlikeyi ortadan kaldırmak daha fazla demokrasi talebinden geçiyor.
2. Mustafa Uslu (Adana Özel Halk Otobüsleri Odası (AÖHOO) Başkanı): Ülkenin demokratikleşmesinde fayda var. Biz toplum olarak ,orduyu peygamber ocağı olarak biliriz. Ortaya çıkan haberler ürkütücü. Genel Kurmay Başkanı kendisini aklamalı. Silahlar saklanıyor. Bunlar iyi şeyler değil ancak, bir tehlike kaldırılırken diğeri konmamalı. Ben meclisten boş şeylerle uğraşmak yerine proje üretmesini bekliyorum. Ben mecliste kavga değil uzlaşı istiyorum. Darbeler olmasın ama diktatörlükte olmasın.
3- Av.Özlem Süslüoğlu (Türk Hukuk Enstitüsü. (THE) Adana Şb. YK. Üyesi): Orduda bir darbe yapma geleneği var. Bun akatılıyorum ama ortada bir darbe yapan var. Darbeyi gerçekleştirenler ortalıkta dolaşıyor. Darbelerin üzerine gidilecekse bunlar yargılansın. Bu gün ortaya atılan Balyoz, Kafes gibi planlarla orduya güvenı yıkmaya çalışıyorlar. İktidar darbelerin değil kendi kapatılacağının kormkusu ile davranıyor. Bu gün askerlerin sivil yargıda yargılanması bence iyi olmaz. Hakimler v icdanı ile karar veremiyorlar. Sincan hakiminin başına gelenler ortada. Daha fazla açıklamak istemiyorum bir hukukçuyum ama askerlerin sivil yargıda yargılanmasının doğru olmayacağını düşünüyorum.
4- Abdullah Yalçın (KESK- EĞİTİM SEN. Adana Şube YK.Üyesi): Darbe ya da korku ortamında yaşamak ikisini de istemiyoruz. Bütün darbeler solcuları vurdu. Bu gün ortada “Darbe yapılacakmış” diye belgeler dolaştırılıyor ve “Darbse yapmaya kalkışanları yargılıyoruz” denilerdek bir sivil dikta kuruluyor. Eğer darbeye kaşıysanız ve darbecileri yargılayacaksanız. Ortalıkta darbe yapmış ve darbeyi başarmış olanlar. Bu kişiler dururken “darbe yapacaklar” diye ortalıkta dolaşmak ve yargılamalar yapmak bana göre samimi değil. Ha şu da var: Bu gün sokağa çıksan “Bu iktidara karşı darbe yapılsınmı?” diye sorsan “Evet” diyeceklerin sayısı pekde az çıkmaz. Sivil vesayet daha tehlikelidir. Sivil vesayetten en çok biz zarar görüyoruz. Demokratikleşmek için önce Seçim Yasasından, Siyasi Partiler Yasasından başlasınlar. Parti yöneticileri parti içinde darbe yapmayacakları seçiyor.
5-Abdullah Bakır ( İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi (İMO) Başkanı): Darbeler her zaman iç dinamiklerle oluşmaz. Türkiyedeki darbeler ABD desteği ile oluşuyor. Güçlü bir Türkiye istemiyor. Bölüp parçalamak istiyor. Kendi sorunlarını çözemeyen bir Türkiye ABD 'nin işine geliyor. Demorkasisini işleten ülkeler gütçlü oluyor ve ayakta kalıyor. Darbeler olmamalı bunu da yolu STK'ların kendine güvenerek, kendisine düşen göreve yapmasıdır. Bu gün umutsuzluk taraf medya desteği ile daha da yayılıyor ve baskılar sürüyor.
6- Göksu Günay (Adana Kadın Girişimi temsilcisi): 60 İhtilalinde Amasya’daydım. Demokrat partili bir babanın çocuğu olarak yaşadım o günleri. Mendereslerin asılmasını hatırlıyorum. 12 Mart ve 12 Eylülü de solcu bir genç olarak yaşadım. Darbelerin sıkıntılarını biliyorum. Yaşayarak öğrendim. 61 Anayasasının sağladığı ortamda özgür bireyler olarak yetişebildik. Karşıtı görüşleride okuyorum. Geline noktada ülke bir korku filmi gibi. Ülke ikiye bölündü. Darbe yanlıları- Darbe karşıtları, askeri sevenler- Askere karşı olanlar gibi. Korkuma korku eklendi.Ülke polis devleti de, ordu devleti de olmasın. 24 ocak kararlarının uygulanması için darbe yapıldı. Bu artık biliriyor. Bu azgın libarel ekonomi demokratik bir topluimda uygulanamaz. Tayyip bey ve ekibi bunun için seçildi. STK' lar güçlenmeli. İyimser değilim. Ne askeri vesayet, nede sivil vesayet olsun.
7- Nihat Sözütek (Adana Minibüsçüler Odası (AMO) Başkanı): Askeri vesayete de sivil vesayete de karşıyım. E- muhtıra asıl olarak iktidarın işine yaradı. İktidarda Genel Kurmay Başkanını ödüllendirdi. Emekli olduğunda pahalı bir araç aldı. 12 Eylül irticayı besledi. Uğur Mumcu imamların parasının Rabıta dan alındığını yazmadı mı? O günden bu güne palazlandılar. Bu gün senaryo üretiyorlar. Arınca suikast palavra. Bunlar yalan, iftira. Asker yada sivil vesayet olmasın kim suç işlerse yargılansın.
8-Edip Gülnar (Türk-İş Bölge Başkanı): Orduya yönelik saldırılar var. Atatürk kadrosu cumhuriyeti kurdu. Cumhuriyet düşmanlardına karşı orduyu kollamak gerekir.
9-Sadi Sürenkök (Adana Sanayi Odası (ASO) YK. Üyesi): Gündeme baktığımızda “Askeri vesayet- Sivil vesayet” adeta , ırk katır mı? kırk satır mı? Haklar topluma tepeden verildiğinden, bizde tepeden almaya alıştığımızdan bu günkü sıkıntıları çekiyoruz. İktidarlar kendilerinden saymadıklarına karşı kendilerinden saydıkları bir güç oluştururlar. Padişahlarda Yeniçeri Ordusu isyan eder diye Nizami Cedit ordusunu örgütlediler. 12 Eylül bu günün tohumlarını ekti. O günün dincileri bugün milletvekili. Bu gün darbe yapanlar elini kolunu sallayarak gezerken, darbe yapacak diye birilerini içeri tıkmak insafsızlıktır. Ergenekon gündemde tutulurken, Deniz Feneri unutturuldu. Bana bu durum; ipteki cambaza bakmamız istenirken ceplerimizin soyulması gibi geliyor. Ordu yapıyor, yapacak diyerek dikkat o yöne çekilirken, polise bakmamız engelleniyor. Birde polisi dinlesinler bakalım neler çıkar ortaya.
10- Av.Mevlüt Berk (Atatürkçü Düşünce Der. (ADD) Adana Şb.YK. Üyesi): Orduda darbe geleneği yok. Buna katılmıyorum. Darbeleri Amerika destekliyor. Oradan kaynaklanıyor. Kenan Evren varken ve yargılanmazken orduyu rahatsız etmenin bir gereği yok. Senaryolar çıkıyor. Yepyeni silahlar çıkıyor bunlar inandırıcılıktan uzak şeyler. Üst düzey komutanlar, özellikle terörle mücadele etmiş komutanlar hapsediliyor. Uzayıp giden bir yargılama süreci var. Ergenekon davası hala devam ediyor. Ancak, Askeri Mahkeme bir subay hakkında karar verdi. Ancak, çeteden değil malzeme saklamaktan. Ortada bir askeri darbe yok. Genel Kurmay Başkanı Askeri darbe dönemi bitti diyor. Sivil darbe var. Ordu siyasete alet ediliyor. Türkiye Cumhuriyetini ayakta tutan ordudur. Polis kayıtsız şartsız sivil siyasetin emrinde hareket ediyor. Bu iktidar “laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu” mahkeme kararı ile saptanmış bir iktidardır. Bu nedenle Anayasayı değiştiremez. Anayasa demokratik katılımla olmalı.
11- Şaban Baş (Adana Ticaret Odası (ATO) Başkanı): Darbelere karşıyız. Sivil darbeye de, askeri darbeye de. Bu gün hukuka aykırı bir işlem varsa bu sivil darbedir. Nereye gidiyoruz? STK ‘ların yeniden yapılanması taslağı bekliyor. İktidar, kendisi gibi düşünmeyeni yok etme planı uyguluyor. TSK. ABD’den olur almasa darbe olmaz. ABD de Pentegon var. O da ABD’nin çıkarı için çalışıyor ve ülkelerde darbeleri ABD çıkarı için destekliyor. Ancak ortalıkta pek gözükmüyorlar. Geriden kontrol ediyorlar. TSK da ortalıkta olmadan geriye çekilerek, geriden cumhuriyeti koruma kollama görevini sürdürmelidir. Darbe konusunda TSK nın alışkanlıkları, yanlışları ortada. Bu gün ülkede İslam cumhuriyeti kurmaya gidiş karşı olalım. Ülkede işler iyi gitmiyor. Kapanan fabrikalar, cari açık, Çin malları vs. bunlardan kimse bahsetmiyor. Gündem darbe senaryolarıyla dolduruluyor. Daha bir sürü de varmış diyorlar.
12-Hulusi Güvel (CHP): Askeri darbeler döneminin kapanmıştır ancak ülke hızla sivil bir vesayete kaymaktadır. Otokrasi eğilimi artmıştır.
Yerel Konu Üzerine Konuşulanlar:
Av.Mustafa ÇİNKILIÇ (Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Adana Temsilcisi) bu gündeme ilişkin olarak; Kara Yolları Bölge Müdürlüğü ile yaptığı görüşmeler hakkında bilgi verdi.
1- Hasan Gülşen (Adana Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri): Kent içerisinden geçen D 400 yolu Kara yollarının yaptığı ve şu an kavşak düzenlemesini de karayollarının yapmakta olduğu bir yoldur. Asıl sorun kent içerisinde minibüs, özel halk otobüsü, belediye otobüsyleri ve servis araçlarının yani toplu taşıma hizmlet eden araçların çokluğu ve bunların neredeyse tamamının eski Adana dediğimiz bölgeden geçmek istemelerinden kaynaklanıyor. Bu bölgede yolların geçtiği alanın neredeyse tamamı SİT alanı. Bu nedenledeğişiklik yapamıyoruz. Burada yaptığımız değişiklikler ve toplu taşım araçlarını güzergah değişiklikleri İdari Yargıdan dönüyor. Yapılan değişikliklere hemen dava açılıyor. Büyükşehir belediyesinin yasalardan kaynaklana görevleri ve ulaşım için Ulaşım Koordinasyon Merkezi adı altında bir merkezi var. Metro işletmeye girdiğinde, metronun DDY ile entegrasyonu sağlandığında, planlanan yollar açıldığında sorunların büyük bir kısmının aşılacağını söyleyebilirim. Şu an kent içinde sıkışıklığa neden olan olayın nedeni ise; Kara yollarının D 400 üzerinde yapmayı planladığı ve uygulamaya geçirdiği Müze kavşağı, Dörtyol kavşağı ve Hava alanı kavşağındaki çalışmalardır. Aslında bunu 2009 yılı içerisinde bitirecaeklerdi. Müze kavşağı ile Dövrtyol kavşağı birbirine çok yakın, bu nedenle ikisiniu birlikte planlayın diye talepte bulunduk. Dikkate alacaklarını söylediler. Aslında D 400 karayolunun kent içerisinden geçmesi bile doğru değil, ancak böyşle planlanıp yapılmış. Adanaı Büyükşehir belediyesinin bütçesini de İstanbul, Ankara, İzmir belediyesini bütçeleri ile karşılaştırdığımızda çok daha az bütçe ile çok daha iyi işler yaptığımız görülecektir. Örneğin, İstanbulun kent içerisinden geçen yollarının tamamın ayakını Karayolları taragından yapılmaktadır. Bizde öyle değil. İnşaat Mühendisleri Odası alt üst geçilere karşı olduğunu ifade ediyor. Çağımızda bsu bir çözüm yolu dünyanın birçok kentinde de böyle yapılıyor. Ben planlanan yolların açılması ve Metronun devreye girmesi ile sorunların azalacağına inanıyorum. Soruları olan varsa cevaplandırabilirim.
2-Abdullah Bakır ( İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi (İMO) Başkanı): İnşaat Mühendisleri Odasını üst geçitlere karşı olması gibi bir durum yok. Biz alt ve üst geçitler ile dğer çözüm yollarının birlikte planlanması gerektiğini ifade ediyoruz. Daha evvel Hilton kavşağına bir alt geçit yapıldı. Ne oldu? O naktada sorun çözülmüş gibi göründü ancak 3-5 yüz metre sonra Müze kavşağında yığılmalar oldu. Orayı çerseniz bir sonraki kavşakta yığılmalar olur. Bu tek tek nokta çözümlerle değil bir ulaşım mastır planı ile tüm kenti uluşımını planlanması sonucu bazı yerlere üst geçit alt geçiut ihtiyacı doğabilir. Bizim karşı olduğumuz, sorunu yanlızca üst alt geçitlerle çözüleceği anlayışıdır.
3- Sadi Sürenkök (Adana Sanayi Odası (ASO) YK. Üyesi ): Sayın genel sekreter kentin bir mastır ulaşım planı var mı? Ben ulaşmak istedim yok dediler.
4-Av.Mustafa Çinkılıç (Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Adana Temsilcisi): Ben gerçekten merak ediyorum. D 400 kara yolu kenti Doğu-Batı istikametinden tam ortasından keserken Kuzey-Güney istikametinde kent iiçi uluşımı sağlayan birçok yolu kestiği girülmesine ve bilinmesine rağmen, bu gün kangren olmuş soruna çözüm üretmek yerine, o gün yani D 400 açılırken bir çözüm neden üretiulmemiş? Bunun bir sorun olabileceği yöneticilerce o zamandan neden görülmemiş. Kentiun geleceğine ilişkin böyle bir planlama yok mu? Ayrıca ben karayolları bölge müdürlüğü ile bu gündem nedeni ile konuştum. Bana kent içi sıkışıklığın aslında D 400' e parelel kent içi alternatif yolların belediyece bu güne kadar planlanmamış, açılmamış olması nedeni ile bu günkü sorunların yaşandığını söyledi. Aslında 3 Ocakta başlamayı planladıklarını, idarelerin 5 Ocak Adananın kurtuluşu törenleri nedeni ile sıkışıklığın olmaması için ertelettiklerini, daha sonrada okulların kapanmasını beklediklerini ve bu gecikmeler neideni ile bu günkü sorunların yaşandığını 3 kavşağın 24 ayda tamamlanması iuçin ihale ettiklerini ancak firmanın güçlü olduğunu kısa sürede biutirebilmeceğini ancak kazılardan nie çıkacağını bilemidiklerini beyan eittiler.
5-Nihat Sözütek (Adana Minibüsçüler Odası (AMO) Başkanı): Sayın genel sekreter, toplu taşım araçlarının çokluğundan ve güzergahların eski Adanadan geçmesinden ve sıkışıklıktan bahsetti. Doğrudur. Peki, toplu taşıma araçlarını talmamı belediyeni öncülüğünden bir Ulaşım Şirketi kurularak ihtiyaçların ne olduğu saptanarak ve şu anki çalışan esnafı da bu şirkete ortak ederek muinibüs, otobüs , servis aracı sayısı düşürülemez mi?
6-Hasan Gülşen (Adana Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri): Belediyenin mastır ulaşım planı var. İsteyen belediyeye gelip görebilir.Ben İMO yöneticiulerinden bizzat alt üst geçide karşyı oldukalarını duydum. Mustafa beyin söylediği palnlama olmayışı Maalesef doğru o günden bu günler görülerek bir planlama yapılmalıydı. Genellikle bu planlama işi ülkemizde tam olarak yapılamıyor. Bir ulaşım şirketi kurmak yasal olarak mümkün değil. Ancak esnaf kendi arasında anlaşır birleşirse biz belediye olarak yardımcı oluruz. Kara yolları yöneticileri gerçeği ifade etmiyor. Onlar geçen yıl bu işlemi bitireceklerdi.
Öneriler:
Toplantı saatinin değiştirilmesi önerildi. 11.00 de başlasın ancak bitişi uzasın diyenler oldu. Sabah saat 10.00 ‘a alalım diyenler oldu. Öneri ortaklaştırılamadı. Görüşeceğiz.
Değerlendirme:
1. İletişim
a. Sivil toplum ile
30 sivil toplum kuruluşuna belirlenen gündem fakslandı, telelefonla görüşüldü.
b. Milletvekilleri ile
Faks ve mail ile vekillerin tamamına ulaştık, bir vekil ile doğrudan görüştük.
c. Medya
Ulusal basın temsilcileri ve yerel basın mensupları davet edildi. 1 kişi geldi.
Sonuçlar:
Gündem için objektif CD hazırlanması ve bunların gösterimi oldukça verimli tartışmalar sağlıyor.
Değerlendirenler:
Mustafa ÇİNKILIÇ (TİHV Adana Temsilcisi)